21 Aralık 2014 Pazar

The Hobbit: The Battle of the Five Armies (2014)

Hobbit: Beş Ordunun Savaşı
Hobbit: Gittim Gördüm ve Döndüm




Filmi izlemeden okuyacak olanlar biraz fikir edinmesi için fragmanları izlerse daha iyi olur. İki tane birden verip konuya giriyorum. 


Dikkat bu yazı ağır spoiler içerir.



Yüzüklerin efendisi serisinin başlangıcının anlatıldığı üçlemenin son filmini de birkaç saat önce izledim ve bir efsaneyi daha böylelikle uğurladık. Altı filmi de sinemada izleyerek hakkını verdik herhalde. Serinin bu son filminde bir önceki filmde Ejderha Smaug'u kızdırıp ininden çıkaran cüceler savunmasız Göl Kasabası halkının yakılıp yıkılmasına sebep olur. Ejderha'yı o meşhur tek ok atışıyla indiren Bard'ın atışını da bu filmde gördük. Yüzüklerin efendisi serisinde geçiyordu ama görmemiştik. Film adından da anlaşılacağı üzere bir savaş üzerine. Diğer filmlere göre daha çok hatta. Diğerlerinde daha görkemli sahneler vardı belki ama bu kadar uzun savaş sahneleri ile dolu bir film yoktu. Her şey dağın içindeki hazinenin paylaşılamaması yüzünden. Dağın içine girdiği için bu hastalığa yakalanan ilk kişi Bilbo oldu. Daha sonra Thorin. Bu hastalığa yakalanmak için yalnızca dağın içine girmek gerekmiyormuş demek ki. Dışarıda dökülen onca kan ne içindi? Tabii ki bu hazine için. Yani koskoca yüzüklerin efendisi serisinin kökeni buymuş. Mal mülk sevdası. Konuya bu kadar sığ yaklaşmak gerekirse böyle anlatılır sanırım. Tabii hazineden daha değerli olansa güç yüzüğü serinin asıl mücadelesi buydu. Herkesin isteyebileceği şeyler bunlar mal, mülk ve güç. Diğer taraftan bizlere güzel vakit geçirten yıllarını bu filmlere vermiş en başta Gandalf'ı canlandıran Ian McKellen'a saygılarımı sunuyorum. Onu da özleyeceğiz. Filmde dikkat çeken 3 tane replik vardı. Diğer ikisini şimdi hatırlayamadım ama hatırlarsam yazarım. Hatırladığım tek şu var.

Tauriel: - Aşk neden bu kadar acıtıyor?
Thranduil: - Gerçekti de ondan.



Bunu güzel söyledi de önceden de bu gerçek bir sevgi değil diyen de kendisiydi. Lakin sonlara doğru değişti aklı başına geldi. Filmde tek aklını kaybeden o değildi tabii ki.



Görsel olarak en çok hoşuma giden kısımsa Thranduil'in geyiğinin boynuzuyla düşmanlarının arasına dalıp kaldırması ve hepsinin kafasını kılıcıyla tek hamlede uçurması oldu. Görülmeye değer bir sahneydi. 

Diğer bir güzel sahne Azog ile Thorin'in donmuş şelalede kapışmasında kırılan buza saplanan gülleyi kaldıramaması daha sonra Thorin'in yerinden çıkartıp onun kucağına atması ve buzun o tarafa doğru gömülmesi Azog'un suya gömülmesiydi.

Bir başka güzel sahnede Cücelerin kuzenlerinden birinin kafasını kullanarak düşmanla dövüşmesiydi. Gelene gidene kafa atıp yere indiriyordu. O kadar ki kafalarında miğfer olanlar bile tek kafada yere iniyordu.

Yüzüğün en başından beri Bilbo'da olduğunu bilen Gandalf sonlar da Bilbo'nun yalanını yutmadı ve uyarmayı da ihmal etmedi.

- Dünya çok büyük ve sen bunun için çok küçüksün Bilbo.

Filmin bir diğer adı da Hobbit: Gittim Gördüm ve Döndüm. Sonlarında Bilbo'nun kitaba aldığı Yüzüklerin Efendisi serisinin bir haritasını görüyoruz.

Harita buydu ama The Lonely Mountain yerine yanlış görmediysem My Lucky Mountain yazıyordu.

Galadriel ile Gandalf arasında bir aşk mı var ben mi yanlış anladım bilmiyorum ama bu filmde bunu daha net hissettim.


Bahsettiğim sahne burası. Buradaki gölgelerle dövüş sahnesi de güzeldi. Filmde tek güzel olmayan her zamanki gibi Ork'lardı :) 




Karakter posterleri ile yazımı sonlandırıyorum. Emeği geçen herkese teşekkürler.


Bilbo
Galadriel

 





Thranduil
Bard
Tauriel
Tho
Gandalf

17 Kasım 2014 Pazartesi

Terror in Resonance (2014)

Zankyou no Terror



9 ve 12 Tokyo'da internet üzerinden bir video yüklerler. Videoda kendilerini Sphinx olarak tanıtırlar. Ellerinde Tokyo'nun büyük bir bölümünü yok edecek bir bomba olduğunu iddia ederler. Gerçekten de yakın bir zamanda nükleer bir tesisten bomba çalınmıştır. Polis ilk başta buna pek aldırış etmez ama videoda söyledikleri patlama ve saati tutunca uyarı niteliğindeki düzenledikleri patlama ciddiye alınmıştır. Artık polis onların kim olduğunun peşindedir. Ve engellemek için videoda verdikleri şifreleri çözerek onları durdurmaları lazımdır. Deneyimli dedektif Shibazaki onların dilinden anlayan tek kişidir. Ancak hep bir adım geride kalıyorlardır. Lisa 9 ve 12 ile tesadüfen okullarında yaptıkları eylem öncesi karşılaşır. Daha sonra eylemde onu kendilerine katılmaya mecbur ederler.  Polis bir türlü onları ele geçiremez. Çok zekilerdir. Ancak Shibazaki onların geçmişini öğrenmeyi başarır. Yardımcı olmaya ve onları durdurmaya çalışır. Peki kimdir bu 9,12 ve 5? Bundan sonrasını spoiler içinde yazacağım.


9, 12 ve 5 kobay olarak kullanılan kimsesiz çocuklardan sadece üçüdür. Japonya psişik yeteneklere sahip çocuklar yetiştirmek ve bunları orduda kullanmak istiyordur. Ancak deneylerin neredeyse tamamı başarısız olur. Hayatta kalanlar sadece bu üç genç çocuktur. Onlara bunu yapanlardan intikam almak ve kendilerini duyurabilmek için bu eylemleri yapıyorlardır. Yaptıkları bombalama eylemlerinde can kaybı olmamıştır. Bunu özellikle ayarlıyorlardır. Tek amaçları dikkat çekmektir.

10. bölümden bir kesit




Genel itibariyle ilgi çekici bir animeydi ama finali aynı etkiyi yapmadı. Ha amaçlarına ulaştılar o başka.

Son olarak yine bir alıntı ile noktalayalım.

"Onlar güçsüzdü. Bu yüzden öldüler. Biz de güçsüzdük. Bu yüzden onları kurtaramadık."

Filth (2013)

Pislik



Fragman



Bu filmin ismini eskiden olduğu gibi kafasına göre Türkçe'ye çevirselerdi "Tam Bir Piç" diye çevirirlerdi sanırım. Filth "Pislik" demek. Bu sefer doğru çevirmişler burada.

Bruce, İskoçya'da terfi etmeyi bekleyen bir polistir. Psikolojik sorunları yüzünden eşi onu terketmiştir. Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı da vardır. Zaman zaman değişik görüntüler görüyor, sesler duyuyordur. Bütün bunların yanında inanılmaz kurnaz bir adamdır. Rütbeyi elde etmek için iş arkadaşlarına binbir türlü plan kurar. Sürükleyici temposuyla kendini izleten bir film. Kurgu da fena değildi. Ancak müstehcenlik oldukça fazla. Aile ile izlenecek türden değil.


Filmden bir alıntı.

"Bir kadını baştan çıkarmada kariyerden daha iyisi yoktur."


Filmin sonlarına doğru tam doğru yolu buldu derken son sahnede yine son piçliğini yapıyor.

The Grand Budapest Hotel (2014)

Büyük Budapeşte Oteli




Fragman

The Grand Budapest Hotel sizi bir anda içine çekecek bir macera romanı gibi kurgusuyla keyifli zaman geçirmenizi sağlayabilecek filmlerden. Komedinin absürt türünü seviyorsanız bunu daha çok seveceksiniz. Lakin ben pek sevmediğim halde büyük keyif aldım. Mr. Mustafa diğer adıyla Sıfır Mustafa 1. Dünya Savaşı yüzünden göçmen olarak şu anki Macaristan sınırları içerisinde bulunan Budapeşte'ye gelmiştir. (Filmdeki ismiyle Zubrowka Cumhuriyetine) Burada sıfırdan başlayarak nasıl otelin sahibi olduğu anlatılıyor. Bir zamanlar bu otelin sahibi bay Gustave ile olan geçmişini öğreniyoruz. Bay Gustave'da aynı Sıfır Mustafa gibi sıfırdan başlayıp bu otelin sahibi olmuş zamanında. Ancak yaşadığı dönem onun şanssızlığıdır. Savaşlarla dolu bir asırda yaşamaktadır. Yaşlı kadınların ilgisini çeken bir tiptir. Para için her şeyi yapan Gustave bu fırsatları da kaçırmaz. Fazla sivri dilliliği ve öz güveni başına iş açacaktır. Otelin zengin ve yaşlı müdavimlerinden Madam D. mirası yüzünden öldürülecektir. Mirasa konmak isteyen yakınları Bay Gustave'ı suçlarlar. Çünkü değerli bir tablo ona miras bırakılmıştır. Onu vermek istemiyorlardır. Bay Gustave ise Sıfır Mustafa ile gizlice onu çalar. Tabloyu çaldığı için cinayeti onların işlediği üzerinde dururlar ve suçu onun üzerine atarlar. İşlemediği bir suç yüzünden hapise girecektir Gustave. Daha sonra hapisten kaçar. Bu kaçışında Sıfır Mustafa ve sevdiği kızın da payı vardır. Bir tarafta polis, diğer tarafta onları tuzağa düşüren kişinin adamı peşlerindedir. Kanıt olarak sunacakları belge ölen yaşlı kadının evinde çalışan kahyadadır. Kahyanın ona ulaştırdığı not üzerine yola düşmüştür. Buradan sonrası keyifli vakit geçirmek için birebir. 


Her yerde karşılarına çıkan adam bana şu eski Türk filminin bir sahnesini hatırlattı :) 

The Best Offer (2013)

La migliore offerta
En İyi Teklif



Fragman

Virgil Oldman bir açık artırma müzayedesini yöneten kişidir. Zaman zaman gerçekten değerli şeyleri satsa da çoğu zaman yaptığı hilelerle sahte eserleri fahiş fiyatlarla satıyordur. Buradan kazandığı paralarla ise kendine ait gerçek eserlerin olduğu gizli bir odası vardır. Kadınlara düşkünlüğünü adeta bu tablolar üzerine yansıtmıştır. Virgil'in garip takıntıları vardır. Eldivensiz bir yere çıkmaz. Kimseye dokunmaz. Ta ki Claire ismindeki kadınla tanışana kadar. Günlerden bir gün gizemli bir telefon gelir. Kendisine miras kalan evdeki tarihi eşyaları satmak istediğini söylüyordur telefondaki kadın. Katı kuralları olan Virgil hemen reddeder. Kadın ısrarla günlerce aradıktan sonra eve gider. Onu bir kahya karşılar. Ev sahibinin gelemediğini işinin çıktığını gibi bahaneler üretir. Virgil ofisine döndüğünde kadın yine arar özür diler ve pazarlığı yine telefonda yapmak ister. Gel zaman git zaman Virgil defalarca eve gider ve sonunda kadınını orada olduğunu anlar. Kilitli bir odadadır. Kadınla zor da olsa iletişime geçmeyi başarır. İlgisini çekmiştir. İlk başta kapı altından evraklarla başlayan paylaşımları Virgil'in onu ikna çabalarıyla dışarı çıkarmasıyla devam eder. Virgil eve her gittiğinde eski bir robotun parçalarını bulur. Bunu da Robert isimli antika eşyaları tamir eden tanıdık birine götürür. Zamanla parçalar birleştikçe ortaya bir eser çıkacaktır. 

Robert aynı zamanda kadınlar konusunda tecrübeli birisidir. Claire'i evden çıkartmak konusunda Virgil'e tavsiyeler veriyordur devamlı.


Zavallı Virgil :) Ben ilk başta o kadının yüzüne eldivenlerini çıkartıp dokunduğunda anlamıştım olacakları. Hiçbir şeye dokunmayan adam o ellerini bir kadının yüzüne sürüyordu. Bu işte bir tuhaflık vardı sevgili okur. Planlı bir oyunun içindeydi Virgil. En yakını sandığı kişiler ve sevdiği kadın ona plan kurmuştu. Sıkıcı bir atmosferi olan bir film Best Offer. Bu atmosferi bozmak için aralara çıplaklık, seks vesaire sıkıştırılmış. Belki de Virgil'in gözü dönmüşlüğünü yansıtmak için. Yıllardır bozmadığı tabularını nasıl yıktığını daha vurucu hale getirmek için vardı bunlar. Kurgu güzeldi. Sıkıcı atmosferi olmasaydı daha yüksek puan verebilirdim. 7 puan verdim.




Son olarak filmden çarpıcı bir alıntıyla yazıma son vereyim.

"Bekar kalmak en kötü cinsel sapkınlıktır."


30 Eylül 2014 Salı

Miss Granny (2014)




Oyuncular

Oh Doo-ri 74 yaşında oğlu ve onun ailesiyle birlikte yaşayan yaşlı bir kadındır. Her yaşlı insan gibi torunları üzerine düşkündür. Özellikle Ji-Ha'ya. Onun müzik grubu için maddi destek oluyordur. Günlerden bir gün bir fotoğrafçının vitrininde Audrey Hepburn'ün fotoğrafını görür ve fotoğraf çekinmek ister. 



Fotoğrafçı gerçekten güzelleştiğinize emin olun yoksa fotoğrafınızı çekmem der şakasına. Cenazesi için fotoğraf çekindiğini anlatır. Fotoğrafçı fotoğrafını çeker ve o farkında olmadan 20'li yaşlarına dönmüştür. Otobüste kıyafetleriyle dalga geçen serseriler sayesinde genç olduğunu görecektir. Artık bu halde eve de dönemezdir. Bir yolunu bulup hizmetçi olarak evde kalmayı başarır. Gençliğinde yapamadığı şeyleri yapmaya başlar. Güzel sesiyle herkesi büyüler. Burada araya gireyim gerçekten şarkılar da güzel Shim Eun Kyung'un sesi de. Buyrun siz de dinleyin.


Bu esnada torununun grubunun solisti gruptan ayrılmıştır. Onlara katılır ve kısa sürede yapımcıların dikkatini çeker. Evdekilerden sadece Bay Park'a bu durumunu anlatır. İlk başta inanmaz ama kısa sürede durumu kabullenir. Hayatını yaşaması için onu cesaretlendirir. Gençleştikten sonraki bölümler komedi ve romantizm arasında gidiyor.


Ama filme asıl duyguyu veren ise sonlardaki dram. Gençliğinde ne zor şartlarda oğlunu büyütüp profesör yaptığını anlatıyor. Oğlunun da Bay Park'dan duyup inanmadığı ama sonradan eski resimleri karıştırınca onun annesi olduğuna inandığı ve sonrasında hastanede yaptığı konuşma duygulandırıyor. Torunu için gençliğini feda edecektir Oh Doo Ri.


Benim keyif alarak izlediğim zaman zaman hüzünlendiren bir film oldu Miss Granny. Tavsiye edeceğim filmlerden. Filmin sonunda sizi bir sürpriz bekliyor.

--------------------

Filmde güldüğüm yerlerden biri

Sauna'da dizi için ekran başına toplanmış yaşlı teyzeler için "genç" Oh Doo Ri'nin söylediği söz :) Gerçekten de arkadan öyle gözüküyor. Kore'de yaşlı kadınlar arasında bu saç moda bu arada.




Fragman

27 Eylül 2014 Cumartesi

Live Die Repeat: Edge of Tomorrow (2014)

Edge of Tomorrow
All You Need Is Kill
We Mortals Are
Yarının Sınırında




Binbaşı William Cage Amerikan ordusunda görevli bir subaydır. Dünyayı istila eden uzaylıları yok etmek için geliştirdikleri yeni teknolojiyi Avrupa'daki dostlarına pazarlıyordur. Bu teknoloji sayesinde en vasıfsız kişiler bile süper güçlü asker olacaktır. Düşman Londra'nın kapılarına dayanmıştır ve acilen harekete geçilmesi gerekiyordur. Ancak düşmanları onların yapacağı her türlü saldırıyı önceden bilebiliyordur. İnsanları taklit edebiliyordur. Birleşmiş Ordular Komutanı General Brigham ona 1 saat içinde gemide olacağını söyler. Savaşması için gönderilecektir. Cage ne kadar itiraz etse de sonuç değişmez. Son çare olarak oradan kaçmayı düşünür. Kaçarken yakalanır ve şok verilir. Gözünü açtığında gemidedir. Görevli çavuş ona eşlik eder ve yapması gerekenleri anlatır. Ertesi sabah savaşmak için yola çıkacaklardır. Robocopvari kıyafetlerini giyerek uçağa binerler. Ancak düşman onların geleceğini önceden biliyordur ve uçağa saldırı gerçekleşir. Acilen atlayış yapmak zorunda kalırlar. Sahilde büyük bir savaş onu bekliyordur. Kısa bir bocalamadan sonra ürkek adımlarla düşmana ilerler. Çok geçmeden karşısına devasa bir yaratık çıkar. Üzerine atlar. Can havliyle kullandığı silah düşmanı yok eder ancak kendi üzerine düşer ve kendisi de yanar. Yani ölür. Bir anda tekrar gemide uyandığı yerde bulur kendini. Aynı olaylar tekrarlanır. Çavuşa durumu ne kadar anlatmaya çalışsa da inandıramaz. Bu savaşlar döngü defalarca tekrar eder. Artık her şeyi ezbere biliyordur. Onunla aynı durumu yaşayan bir başkası daha vardır. Ancak yeteneğini kaybetmiştir. O kişi Rita Vrataski'dir. Onunla birlikte bu savaşı bitirmeye çalışırlar.



Bu sahneyi filmde defalarca göreceksiniz.

Zamanda geriye gitmenin yalama olduğu bir film olmuş. Başka türlü bunu ifade edemezdim. O kadar çok deneme yapılıyor ki sayısını tutamadım. Ama sonuçta ortaya harika bir yapım çıkmış. Bazen ben de böyle rüyanın sonunu beğenmediğimde bu olmadı diyerek değiştirmeye çalışırım onun gibi bir şey bu filmde. İzlerken acaba bir Japon animesinden mi alıntı diye merak ettim. Amerikalılar böyle bilim kurguyu akıl edemezdi çünkü. Özellikle işin içinde robotlar varsa kesin Japon eli vardır. Öyleymiş de. Hiroshi Sakurazaka'nın romanı All You Need Is Kill'den uyarlanmış. Kafa yormayı gerektiren merak unsurunu sonuna kadar sürdüren sürükleyici bir film. Tavsiye olunur.


Türkçe Fragman

15 Eylül 2014 Pazartesi

You're All Surrounded (2014)

너희들은 포위됐다
Etrafın Sarıldı



Oyuncular




Dizi 11 yıl önce gerçekleşen ve esrarını hala koruyan, bir tanığın cinayete kurban gitmesi üzerinde dönüyor. Kurbanın oğlu ise Gangnam'a atanan 4 çaylak dedektiften biridir. Bu karakteri canlandıran Lee Seung Gi yani dizideki ismiyle Eun Dae Goo. Her bir karakterin kendine has bir geçmişi var. Birbiri içine geçmiş rant savaşları, suçluyu korumaya kadar varacaktır. Bu zor durum içinde dürüst kalmaya çalışan "Efsanevi Seo Pan Seok" yeni gelen çaylakları eğitmekle görevlendirilmiştir. Ancak içlerinden biri ona kafayı takmış gibidir. Ne yüzü gülüyor ne de havasından geçilmiyordur. Seo Pan Seok 11 yıl önceki davada dedektiftir. Tanık olarak ifadeye ikna etmeye çalıştığı kadın ise Eun Dae Goo'nun annesidir. Tanık olmayı kabul ettiği için öldürüldüğü sanılıyordur. O olaydan sonra ortadan kaybolan Eun Dae Goo yıllar sonra büyümüş, adını değiştirmiş ve dedektif olarak buraya atanmıştır. Seo Pan Seok'un bundan haberi yoktur tabi. Ancak zamanla Eun Dae Goo olayları çözmeye çalıştıkça o da onun geçmişini çözmeyi başaracaktır. 

Bütün karakterlere tek tek odaklanmaya gerek yok. Ana hatlarıyla böyle. Daha detaylı yazarsam bir anlamı da kalmayacak. Tek bir olay üzerine gibi görünse de dedektiflik konusunu içerdiği için içinde birçok hikaye barındırıyor. Çaylak dedektiflerin başından geçenler çoğu zaman güldürüyor. Genel itibariyle dram olan bir konusu var. Ben de komedi diye başlamıştım ama pek öyle komedi tarafı yok. Belli karakterler diziye hareket katsın, komiklik olsun diye konulmuş.

Dizideki o anlamlı sözle yazımıza son verelim.


Önemlidir birinin girmesi hayatına. Zira tüm hayatını getirir yanında.

9 Eylül 2014 Salı

Gap Dong (2014)




Oyuncular



Memories of Murder filminin dizi versiyonu olan Gap Dong seri cinayetler işleyen bir katili bulmaya çalışan dedektiflerin iz peşinde koşmalarını anlatan bir hikâye. Filmde asıl katili bulamamışlardı ancak bunda buldular. Tatmin edici bir diziydi diyebilirim. Yalnız sonunda Ryu Tae Oh için ne diye üzüldüler onu anlamakta zorluk çektim. O kadar insanı acımasızca öldüren birinin arkasından böyle gözyaşları dökmek çok salakçaydı.

Normalde bu salakça son olmasaydı 8 puan verebilirdim ancak sonundaki bu tuhaflık yüzünden bir puan kırdım.

Düzenleme: Dizideki OST'lerden bahsetmeyi unutmuşum. Diziye bağlayan önemli etkenlerden biri de bunlar. Every Single Day'in parçaları.


Every Single Day - Rush


Every Single Day - Time

The Hobbit: The Desolation of Smaug (2013)

Hobbit: Smaug'un Çorak Toprakları



Her yüzüklerin efendisi serisinde olduğu gibi sinemada izlediğim filmlerden biriydi. Konuya geçeyim hemen. Babasını aramak için yollara düşen Thorin, Gandalf ile karşılaşır. Gandalf ona memleketini geri almasını söyler. Yedi cüceler ordusunu toplamasını ve Ejderha Smaug'dan değerli mücevheri almasını ister. Bu o kadar kolay olmayacaktır tabii. Bu yüzden ona yardımcı olacak hırsızlıklarıyla ün salmış bir Hobbit lazımdır. O da Bilbo Baggins'tir. Thorin orduyu toplar ve yanında Bilbo ile birlikte yola koyulurlar. Orman'a kadar onlara Gandalf'ta eşlik eder. Orman'da yollarını kaybederler. Önce dev örümceklerle savaşırlar ve daha sonra Elf'ler onları esir alır. Bir yolunu bulup oradan kurtulurlar ve yollarına devam ederler. Oradan çıkış da kolay olmayacaktır. Sonunda amaçlarına ulaşıp dağ'a girerler. Onları orada bekleyen dev ejderha Smaug hazineyi çaldırmamakta kararlıdır.


Eski Yüzüklerin Efendisi serilerinin tadını vermese de güzel bir maceraydı. Cücelerin geçmişini de öğrendik. Önemli ayrıntılar var. Yüzükler Efendisi serisinin öncesini anlattığı için bu seriyi sevenlerin merakla beklediği filmlerden biri de buydu. Şimdi 17 Aralık 2014'te yayınlanacak serinin son filmini beklemek kaldı. İlk Yüzüklerin Efendisi filminin başlangıcına bir bağlantı yaparlarsa tadından yenmez.

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Django Unchained (2012)

Django Unchained
Özgür Cjango






Uzun zaman sonra bir blog yazısıyla karşınızdayım. Bu yazıyı aslında çok uzun zaman önce taslak haline getirmiştim ancak şimdi paylaşma gereği duydum. Fazla uzatmadan filmin konusuna ve yorumuma geçeyim.

Bir köle iken Alman bir kelle avcısı tarafından kurtarılan ve ona yardımcı olarak işe başlayan Django'nun eşini bulmak için verdiği mücadeleyi anlatan hikaye, Quentin Tarantino'nun bol kanlı ancak bunu seyirciye gösterirken kötü bir şey değilmiş gibi abartı katarak yapması komik görüntüler ortaya çıkarıyor. Bu yüzden film ne kadar vahşice görünse de öyle görünmüyor izleyiciye. Hikaye'nin özüne dönersek Django Alman kelle avcısı Dr. King Schultz'un aradığı kişiler, Django'nun tanıdığı kişilerdir. Schultz'da o yüzden Django'yu kurtarıp onunla birlikte işini yapmak ister. Ona bu işi öğretir ve zincirlerini kırmasını sağlar.

Beğendiğim bir filmdi. Tavsiye ederim.

Newer Posts Older Posts