2 Şubat 2012 Perşembe

Midnight in Paris (2011)

Paris'te Gece Yarısı



Nişanlısının ailesi ile bir iş gezisi için Paris'e gelen Gil ve onun gözünden Paris'in güzelliklerini görüyoruz filmde. Filmin yarısına yakını bununla geçiyor ve ta ki bir gece yarısı yalnız başına dolaşırken gong sesini duyana kadar. Sokaktan geçen eski görünümlü bir arabaya davet ediyorlar onu ve o da onlara katılıyor.

Gil, Hollywood'da yazarlık yapmaya çalışan bir adamdır. Ama bir türlü işine konsantre olamıyordur. Bunun için birilerinden yardım alması gerektiğini hissediyordur. O gece bindiği tarihi araba aslında onu 1920'li yıllara götürüyordur. Gördüğü kişiler hep ünlü kişilerdir. O dönemde yaşamış bir çok yazar, ressam vs sanatla ilgilenen bir ton kişiyle karşılaşacaktır her gece. Kitabında yazacağı şeyler için görüş bile alır ve ona göre şekillendirir. Hatta o dönemden bir kıza bile aşık olur. Aşık olduğu kızın yazdığı kitabı gündüz bir seyyar kitap satıcısında bulur ve hiç bilmediği fransızca olan kitabı daha önce tanıştığı müze görevlisi kadına tercüme ettirir. Kitapta kendi ismi geçiyordur. Ve kızın ona aşık olduğunu yazıyordur. Daha sonra olanları da yazmıştır. İyice gaza gelen Gil kendini o geceye hazırlar. Sonu ile ilgili ipucu vermiyorum ama eğlenceli diyebileceğim bir filmdi. Komedi, romantizm ve fantazi öğelerinin harmanlandığı bir yapım. Filmde beni en çok güldüren kısım Salvador Dali karakterini oynayan Adrien Brody oldu.

-Başka bir zamandan bir kadına aşık olan bir adam.
(Bunuel) -Fotoğrafı görebiliyorum.
(Pender) -Ben filmi görüyorum.
(Dali) -Bense bir... gergedan görüyorum.

Anlayacağınız Salvador Dali kafayı gergedanlarla bozmuş :)

Filmde yaşananların gerçekliğini vurgulamak için Gil'in nişanlısı Inez'in babasının peşine taktığı dedektifin onu izlerken eski zamanlarda hapsolup kaldığını bize göstermişler. Bu da güzeldi. Lakin film bir şaheser değil. Filmde beğendiğim başka bir şeyse Rachel McAdams'ın yüz güzelliği. Ne hoş bir kadın olmuş filmde :) Büyük bir resmini vereyim o halde. Bu filmin oscar için fazla şansı olmadığını da söyleyeyim. Son olarak keşke Gil nişanlısına ikinci kez bunun gerçekten olduğunu göstermek için bir şans verseydi iyi olurdu diyorum. İlk denemesinde becerememiş ve kendini deli sanmasını sağlamıştı çünkü.


1 yorum:

güzzi dedi ki...

Woody abiyi pek bir severim ok, orada sorun yok. Lakin bu nasıl bir filmdir ki 76 defa izlememe rağmen bir türlü sıkılamadım :D

Yorum Gönder

Newer Posts Older Posts