30 Ocak 2012 Pazartesi

Moneyball (2011)

Kazanma Sanatı



Oscar ödül töreni yaklaştıkça ben de aday filmleri tek tek izlemeye başladım yine. Daha önce blogda yazdığım The Tree of Life filminden sonra bunu izlemeye karar verdim. O filmde de Brad Pitt vardı bu filmde de. Hollywood'un vazgeçilmezlerinden olan Pitt iki filmle birden oscar'a aday bu sene. Filmin konusuna geçmeden önce spoiler içereceğini söylemeliyim.

Konu:
Eski bir beyzbol oyuncusu olan Billy Beane Oakland A's takımının genel menajerliğini yapmaktadır. Takımın bütçesi büyüklere göre iyi durumda değildir. Bu yüzden ince eleyip sık dokumak zorundadırlar. Beane, Cleveland takımının menajeri Mark'dan oyuncu almak için bir görüşme yapar. Bu görüşmede anlaştıkları bir oyuncuyu menajer satmaktan vazgeçer. Nedeni ise takıma yeni kattıkları bilgisayarlı analiz uzmanı Peter'ın onay vermemesidir. Billy buna çok sinirlenir ve Peter ile özel görüşmek ister. Görüşme gerçekleşir ve Peter ona sistemi anlatır. Yıllardır verdiği uğraşların bir şey çıkarmadığını bilen Billy onun bu yeni sistemini denenmeye değer bulur ve takıma transfer yapmak yerine Peter'ı Cleveland'dan kendi takımına transfer eder.



Takım sahipleri bu bilgisayarlı analiz uzmanının verdiği bilgilere güvenmemektedir. Çünkü onların alışılagelmiş bir transfer politikası vardır. Bazı şeyleri değiştirmek kolay olmaz. Hiç bir işe yaramaz sanılan oyuncuların potansiyelini gören bu sistemle ilk başta bocalasalar da beyzbola göre çok düşük bir bütçeyle dipteki takımı şampiyonluğa oynar hale getirirler. Öyle ki 20 maç üst üste kazanma rekorunu bile kırarlar. Bu beyzbol tarihinde bir ilktir.

Ancak Beane her şey bu kadar iyi giderken final maçındaki bir mağlubiyette her şeyin unutulacağını biliyordur. Korktuğu başına gelir ve final maçını kaybederler. Sezon sonunda Beane'e Red Sox takımını yönetmesi için teklif gelir. Beane'in yapmaya çalıştığı sistemi benimsemiş olan Red Sox başkanı onu takımında ister. Eline daha büyük bir imkân geçmesine rağmen Billy Beane duygusal davranarak takımından ayrılmaz. İki sene sonra Red Sox takımı 1918'den beri ilk defa şampiyon olur. Hem de Beane'in getirmeye çalıştığı sistemi kullanarak. Beane hala şampiyon olmak için takımından uğraş verirken onun sistemiyle yine büyükler kazanır. 

Yorum:

Filmin anlattığı da bu aslında. Her zaman büyükler kazanır. Küçükler kazansa bile bu devamlı olmadıkça bir işe yaramaz. Sistem önemlidir ama bunun yanında parayı da iyi kullanmak önemlidir. Böylelikle hem takım daha fazla kazanç elde eder hem de devamlılık sağlanır. Filmin türkçe çeviri ismi de Kazanma Sanatı filmi özetliyor aslında bu.

Günümüz düzeninde de bu sistem gerek futbol olsun gerek başka dallarda olsun teknoloji ilerledikçe çok sık kullanılmaya başlanıyor. Football Manager oyunu oynayanlar bunu bilir. Bunda da buna benzer bir sistem var. Dünyada bazı takımlar Football Manager üzerindeki verilere göre bile transfer yapar duruma geldiler artık. Hatta bunun örneği İngiltere'de var. Türkiye'de ise Ersun Yanal bu sistemi kullanan isimlerden birisiydi. Her ne kadar başarılı olamadığını görsekte yeni bir bakış açısı getirmişti. Filmde anlatılanların başarılı olacağını kimse söyleyemez tabii ki. Önümüzde Fatih Terim örneği var. Bilgi yanında başka şeylerde gereklidir.

Beyzbola uzak bir ülke olduğumuz için futboldan örnekler verdim. Filme 7 puan verdim. Bir yarım puan daha verebilirdim belki. Beyzboldan hiç anlamadan bu puanı vermem bile bir mucize :) Saha içinden çok saha dışındaki sistem anlatıldığı için biz Türkler tarafından da izlenebilir kılıyor bu filmi. Sahada uzun uzun şu şunu yaptı dese kimse bir şey anlamayacaktı eminim. Uzun zamandır bu kadar uzun film konusu yazmamıştım. Spor türündeki filmleri ayrı bir seviyorum. Bu yüzden bir anda yazdıkça yazdım :)

29 Ocak 2012 Pazar

Pain (2011)

Pained
Tong Jeung



Küçüklüğünde bir trafik kazasında ailesini kaybeden ve o kazadan sonra acı hissetmeyen bir adam ve hemofili (kanın pıhtılaşmaması) hastası bir kızın yaşadıklarını anlatıyor bu film.

Nam-sun acı hissetmediği için tefeci bir adamın yanında dayak yiyerek insanların gözünü korkutmaktadır. Öyle ki ağzı burnu kan içinde kalır ama hiç bir şey hissetmez. Borcu olan taraf ise onun yediği bu dayağı görünce hemen borcunu ödemeye başlar. Bu şekilde yolunu bulmuş giderlerken bir gün Nam-sun Dong-hyeon'dan parasını almaya gider. Ona da aynı numarayı yaparak kendi kendine zarar verir ve parayı kopartmaya çalışır. 



Ama Dong-hyeon o kadar çaresizdir ki ödeyecek parası yoktur. Nam-sun'a neden ödeyemediğini anlatır ve Nam-sun'da onun kendi evinde kalmasını böylece fazla masraf yapmadan borcunu taksitler halinde ödeyebileceğini söyler. İkili artık aynı evde yaşamaya ve birbirlerinin acılarını paylaşmaya başlarlar. İki sefil insan birbirlerinde kendilerini bulacaktır. Ancak talihsizlikler onların peşini bırakmayacaktır.

Kısaca daha iyi bir film olabilirmiş diyorum. Puanımı bilgi kısmında göreceksiniz zaten. Altyazı bekleyenlere şimdiden iyi seyirler :)

24 Ocak 2012 Salı

Oscar heyecanı şimdiden başladı



Sinema dünyasının en prestijli ödülleri 26 Şubat Pazar gecesi sahiplerini bulacak. 84. Oscar ödüllerinin adayları belli oldu.

Oscar Ödül Töreni özel yayını 26 Şubat Pazar gecesi (Pazartesi’ye bağlanan gece) “Oscar Gecesi” programı ile başlayacak. Ardından 01:00’da “Kırmızı Halı” seremonisi ve 03:30’da ödül töreni ile devam edecek muhteşem geceyi NTV simultane çeviriyle ekrana getirecek.

Oscar'da en fazla adaylık kazanan filmler 11 adaylıkla 'Hugo' ve 10 adaylıkla 'The Artist' oluken, En İyi Film kategorisinde bu sene 9 film aday gösterildi: ''Hugo'', ''The Artist', "War Horse", "The Descendants", "Moneyball", "The Tree Of Life", "Midnight In Paris", "The Help", "Extremely Lou and Incredibly Close'.

En iyi kadın oyuncu dalında, Glenn Close, Viola Davis, Rooney Mara, Michelle Williams ve Merly Streep aday gösterildi.

En iyi erkek oyuncu dalındaysa adaylar, Jean Dujardin, George Clooney, Gary Oldman, Damian Bichir ve Brad Pitt olarak belirlendi. 

İşte kategoriler ve adaylar:


En İyi Film

War Horse
The Artist
Moneyball
The Tree of Life
Midnight in Paris
The Help
Hugo
The Descendants
Extremely Loud and Incredibly Close


En İyi Erkek Oyuncu

Demian Bichir "A Better Life"
George Clooney "The Descendants"
Jean Dujardin "The Artist"
Gary Oldman "Tinker Tailor Soldier Spy"
Brad Pitt "Moneyball"


En İyi Kadın Oyuncu

Glenn Close "Albert Nobbs"
Viola Davis "The Help"
Rooney Mara "The Girl with the Dragon Tattoo"
Meryl Streep "The Iron Lady"
Michelle Williams "My Week with Marilyn"


En İyi Yönetmen

Martin Scorsese - ''Hugo''
Wood Allen - ''Midnight in Paris''
Michel Hazanavicius – ''The Artist''
Terrence Mallick - ''The Tree of Life''
Alexander Payne ''The Descendants''


En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu

Kenneth Branagh ''My Week With Marilyn''
Jonah Hill ''Moneyball' Nick Nolte ''Warrior''
Christopher Plummer ''Beginners''
Max von Sydow ''Extremely Loud and Incredibly Close''


En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu

Berenice Bejo ''The Artist"
Jessica Chastain ''The Help"
Melissa McCarthy ''Bridesmaids''
Janet McTeer ''Albert Nobbs''
Octavia Spencer ''The Help''


En İyi Orijinal Senaryo

Michel Hazanavicius – ''The Artist''
Annie Mumolo & Kristen Wiig ''Bridesmaids''
J.C. Chandor ''Margin Call''
Woody Allen ''Midnight in Paris''
Asgar Farhadi ''A Seperation''


En İyi Uyarlama Senaryo

Alexander Payne ve Nat Faxon & Jim Rash "The Descendants"
John Logan ''Hugo''
George Clooney & Grant Heslov ve Beau Willimon ''The Ides of March''
Steven Zaillian ve Aaron Sorkin ''Moneyball"
Bridget O'Connor & Peter Straughan ''Tinker Tailor Soldier Spy''


En İyi Yabancı Film

A Separation (İran)
In Darkness (Polonya)
Monsieur Lazhar (Kanada)
Footnote (İsrail)
Pina (Almanya)


En İyi Görüntü Yönetimi

Guillaume Schiffman ''The Artist'
Jeff Cronenweth ''The Girl the Dragon Tattoo''
Robert Richardson ''Hugo'' Emmanuel Lubezki ''The Tree of Life''
Janusz Kaminski ''War Horse'


En İyi Animasyon

A Cat in Paris
Chico & Rita
Kung Fu Panda 2
Puss in Boots
Rango


En İyi Belgesel

"Hell and Back Again"
"If a Tree Falls: A Story of the Earth Liberation Front"
"Paradise Lost 3: Purgatory"
"Pina"
"Undefeated"


En İyi Belgesel (Kısa)

The Barber of Birmingham
God is the Bigger Elvis
Incident in New Baghdad
Saving Face
The Tsunami and the Cherry Blossom


En İyi Kısa Film
Pentecost
Raju
The Shore
Time Freak
Tuba Atlantic


En İyi Kısa (Animasyon)

Dimanche/Sunday
The Fantastic Flying Books of Mr. Morris Lessmore
La Luna
A Morning Stroll
Wild Life


En İyi Müzik

The Artist
The Adventures of Tintin
War Horse
Hugo
Tinker Tailor Soldier Spy


En İyi Şarkı

Man or Muppet ''The Muppets''
Real in Rio ''Rio"


En İyi Kurgu

The Artist
Hugo
War Horse
Moneyball
The Girl With The Dragon Tattoo


En İyi Sanat Yönetimi

The Artist
Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2
Hugo
War Horse


En İyi Kostüm

Anonymous
The Artist
Hugo
Jane Eyre
W.E.


En İyi Makyaj

Albert Nobbs
Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2
The Iron Lady


En İyi Görsel Efekt

Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2
Hugo
Real Steel
Rise of the Planet of the Apes
Transformers: Dark of the Moon


En İyi Ses Kurgusu

Drive
The Girl With The Dragon Tattoo
Hugo
Transformers: Dark of the Moon
War Horse


En İyi Ses Miksajı

The Girl With The Dragon Tattoo
Hugo
Moneyball
Transformers: Dark of the Moon
War Horse

6 Ocak 2012 Cuma

"Sign" (2011)

싸인
İşaret




Kore'nin CSI'ı diye adından söz ettiren dizide başrolleri Ah-jung Kim ile Shin-yang Park paylaşıyor. Diziyi izlemeye başlama sebebim ise Ah-jung Kim. Daha önce üç tane filmini ve bir dizisini izlemiştim. Sesi kulağa çok hoş gelen bir kadın. Oynadığı 200 Pounds Beauty filminde de adeta bir şarkıcı gibi sesini kullanabildiğini göreceksiniz.

Bu kadar Ah-jung Kim övgüsü yeter. Şimdi dizimizin konusundan bahsedeyim. Kardeşinin başına gelen bir olaydan dolayı olay yeri araştırma görevlisi olmayı kafasına koyan Go Da-kyung bunu başarır ve göreve başlar. Daha ilk görevinde çok ünlü bir şarkıcının konserde kulisteyken öldürülmesi görevine bakarlar. Go Da-kyung daha ilk görevinde işin aslında göründüğü gibi olmadığını ve ne gibi dolaplar döndüğünü görecektir. Yoon Ji-hoon ise çok başarılı bir otopsi uzmanıdır. Prensiplerine bağlı, en ufak bir detayı bile kaçırmayan gıpta ile bakılan fakat çokta sevilmeyen biridir. İş kolikliği aşk hayatına da yansımış ve çevresinde çok fazla konuşabileceği kişi olmayan biridir. Tek tutunacağı dalı ona mesleği öğreten hocasıdır. NFS diye adlandırılan ulusal otopsi merkezinde çalışıyordur. Olayların başlangıcı olan ünlü şarkıcının ölümünü Go Da-kyung ile araştırmaya başlarlar.

Bir çok olayı çözerler ama hep bu olayı çözmeye yaklaştıklarında karşılarına engel çıkar. Kirli eller oraya da uzanmıştır. Yoon ji-hoon'un eski sevgilisi savcı Jung Woo-jin, dedektif Choi yi-han'la birlikte engelleri aşmaya çalışırlar. Ama her şey o kadar kolay değildir.
Son bölümde Yoon ji-hoon canı pahasına herkese ders verecek nitelikte bir planla suçluyu ortaya çıkartacaktır.
En baştaki konuyu sonuna kadar sürdürmeleri izleyici için çok can sıkıcı bir durumdu. Bunun yerine daha fazla konu çıkartabilirlerdi. Dizinin eksi yönü buydu.

Dizide dikkatimi çeken ilginç ayrıntılar vardı. Onlara geçmeden önce dizinin çok şey öğrettiğini söyleyebilirim. Sezgi yeteneğim tavan yapmış onu anladım :) Dizinin konusu itibariyle mi yoksa çok fazla film dizi izlemekten midir bilemiyorum nedense gördüğüm şeyleri önceden tahmin ediyorum hep. Şimdi geçelim ilginç ve bir o kadar da komik ayrıntılara.

Twitter'da beni takip edenler muhtemelen görmüştür bu dizi ile ilgili paylaştığım resimleri. Onlar geliyor şimdi.

Bir cinayet davası ve cinayeti işleyen bir amerikan askeridir. Tipine bakarak amerikan diyebilirler belki ama konuşmasından koreli olduğunu anladım :) Good luck derken Good Rock demesi gibi :) Resimler nerede diyorsunuz değil mi geliyor.


Burada amerikalı askeri tespit ediyorlar ve birliğinden tutuklamak için savcı iznini komutana veriyorlar. Komutanın ismine dikkat!! Justin Bieber :)) Çok yaratıcı koreli yapımcılarımız başka isim bulamamış galiba. Bu kadar mı? Hayır sıkı durun.


Burada da amerikan askerini ararlarken birlikte olan askerlerin listesine bakıyorlar. İsimlere dikkat yine. Will Ferrell, Jonah Hill, Ben Stiller, Jake Gyllenhaal vs.. bu adamların hepsi komedyen özelliği olan oyuncular. Amerikalılar :) Kardeşim uydurma isim yazacaksanız bari tanınmış isimleri yazmayın. Adamlar herhalde ekiptekilere tanıdığınız amerikalı isimlerini söyleyin demişler. Bunlarda aklına geleni söylemiş sonra kağıda yazmışlar. Pek komediyi seven arkadaşlarmış takdir ettim :) Komedyen yönü olan oyuncuları anladım da Justin Bieber ne arkadaş? Bu kadar mı düştü korede görev yapan ekip yaşı. Blog yazmasaydım burada bir random gülüş olacaktı. Şaka gibi.

Dizi de ilginç bir ayrıntı da Secret Garden dizisindeki sevimli sekreter Kim. 


Komik hareket ve tavırlarıyla bizi güldüren Seong-oh Kim bu dizide karşımıza bir psikopat olarak çıkıyor. Ailesi tarafından ezilen ve hor görülen bir insanın nasıl seri katile dönüştüğünü gösteriyor. Dizide en uzun süre çözülmeye çalışılan ikinci vaka buydu. Go Da-kyung'un kardeşinin başına gelen olayla da ilgisi vardı çünkü.

Çevirisini yapan shepidi'ye teşekkürler :)

Yazımı dizide solo olarak söylenen ve sesini beğendiğim Krsytal - Because of Me şarkısı ile bitiriyorum. Yeni yazılarda görüşmek üzere :)

Newer Posts Older Posts