19 Haziran 2011 Pazar

Kiss Me, Kill Me (2009)

Öp Beni, Öldür Beni



Aşk, insanları harekete geçiren en büyük enerjidir.

Kiralık bir katil olan Hyeon-joon kendisine verilen talimatlara göre hareket ediyordur. Yine bu işlerden birinde kendisine çok kolay bir görevi olduğu söylenir. Yatağında yatan bir adamı uykudayken vurması talimatı verilir. Görevini yapmak üzere eve giden Hyeon-joon yatakta genç bir kızın yattığını fark eder.

Hyeon-joon: Orada bir erkeğin uyuyor olması gerekiyordu. Jin-yeong: Ne olmuş yani? Ne fark eder? Senin işini yapman gerekmiyor mu? der.

Hyeon-joon onu öldürmeyeceğini söyler çünkü intihar etmek istiyorsa kendini öldürebileceğinin ama kendisinin bu işe karışmayacağını söyler. Bunları söyler ama ona kötü bir şey olmasını istemiyordur aslında.


Buradan sonra spoiler içerir

Hyeon-joon'un son zamanlarda yaptığı işler hep ters gitmektedir. Bu da işverenlerini sıkıntıya sokuyordur. Adam o kadar rahat ki öldürdüğü adamın resmini çekmeyi unuttu diye polis dolu eve maske ve şapka takarak girip fotoğrafını bile çekiyor :) Başka bir görevinde hapishaneden kaçmış bir kaçağı keskin nişancı tüfeğiyle çatıdan avlaması gerekiyor. Fakat o esnada kaçak bir kadını rehin almış. Etrafı polislerle ve keskin nişancılarla çevrilmiş durumda. Hyeon-joon'da çatılardan birine çıkıyor. Yan balkonda başka bir keskin nişancı olduğunu görüyor ama hiç bir şey olmamış gibi selam verip gidiyor :)

Jin-yeong ise 7 yıllık sevgilisinden ayrılmış. Bu yüzden devamlı intihar teşebbüsünde bulunuyordur. Her intihar denemesi ise ayrı bir komediydi. Bunu da söylemeden geçemeyeceğim. 

Hyeon-joon sert bir adamdır bu yüzden karşısındakine sevgisini belli edemiyordur. Jin-yeong'a aşık olmuştur ve bu yüzden devamlı onun evine geliyordur. İntihar etmemesi gerektiğini öğütlüyordur. Yarın ne yapacağını sorduğunda öleceğim cevabını alıyordur. Kafaya takmıştır bir kere. HJ onu dışarı çıkmaya ikna eder ve bir parka giderler. Gezerler ama kızın aklı başka yerlerdedir. Deyim yerindeyse ruh gibidir. HJ neden bu kadar üzgün olduğunu sorar. JY'de sevgilisinden ayrıldığını söyler. Bunun için mi üzülüyorsun? Bunun için mi ölmek istiyorsun? diye ona sorar. JY: Sen nerden bileceksin aşk nedir? Bu lafı duyan HJ montunun içine sakladığı gül buketini çıkartıp kızın kafasına yapıştırır. Gül yaprakları kızın kafasından aşağı dökülür.

İşte o sahne :)

O anda kafasına dank eder her şey. Daha sonra defalarca tesadüf eseri karşılaşacaklardır. Yine komik olaylar yüzünden. Kısacası iki tane umutsuz vakanın sıra dışı aşkını anlatıyor bu film. 


Bitmedi devam ediyorum :) HJ'nin annesi barda çalışan bir kadındır ve içkiye düşkündür bu nedenle devamlı mide bulantısı geçirip kusuyordur. Bu sahnelerden biri çok komikti. JY'de HJ'nin evinde kaldığı gece içmiştir ve o da kusmak için onların klozetini kullanıyordur. Tam bu esnada HJ'nin annesi tuvalete dalar ve kusmak için oraya gelir. HJ bir anda JY'yi tuttuğu gibi kenara fırlatır :) Bu sahnede çok komikti.


Filmde daha bir çok komik sahne mevcut. İzlenmesi gereken bir film.

Geleyim bu filmi neden bu kadar geç izlediğime. Jin-yeong rolünü oynayan Hye-jeong Kang'ı sevmediğim bir oyuncuya benzettim. Afişe bakarak o oynuyor diye bu filmi izlemeyi bu zamana kadar erteledim. Meğerse bu kız Welcome to Dongmakgol'da ki bizim sevimli delimizmiş. O filmde de çok sevmiştim bu kızı :) O olduğunu bilsem çok önce izlerdim. 7 ile 8 arası bir puanı hak eden bir film bana göre. İzlerken keyif alacağınıza eminim :)

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu filmi izleyeli çok oluyor. Ama güzel bir filmdir. :) Annesinin kusmadığı gün yoktu zaten. :D Gül buketini kızın kafasına geçirdiği sahne çok komikti gerçekten. :D

Neo dedi ki...

Yorum için teşekkür ederim :) Güzel filmdi evet :)

Yorum Gönder

Newer Posts Older Posts