16 Mart 2011 Çarşamba

The Fountain (2006)




Yaklaşık 3 yıldır pc'de bekleyen bir filmdi. Bu zamana kadar neden izlemedim hiç bilmiyorum. Oysaki fantastik yapımları severim. Hugh Jackman'ın oyunculuğu da fena değildir filmlerde. Bütün bunlar bir araya gelince izlemekte geç kalınmış bir film oldu benim için.


Konusuna gelince önce bir alıntı yapacağım;


The Fountain, üç farklı zaman biriminde, bir adamın sevdiği kadını kurtarmak için başından geçen bin yıllık serüveni konu almaktadır. 15. yüzyılda İspanya'da yaşayan Tomas ölümsüzlük verdiği sanılan efsanevi bir çeşmenin arayışına çıkar. Günümüzde, Tommy Creo isimli bir bilim adamı, kanser olan eşi İzzy'yi kurtarabilmek için umutsuzca bir tedavi yöntemi keşfetmeye çalışmaktadır. 25. yüzyılda, astronot olan Tom ise uzaydaki gezintisi sırasında kendisini çok uzun sürelerdir rahatsız eden olayların arkasındaki gerçekleri keşfeder. Bu üç adamın hikayesi tek ve ortak bir gerçeğe uzanmaktadır...
Konudan da gördüğünüz üzere üç farklı zamanda üç farklı kişilik tasvir edilmiş. Üçününde ortak noktası ölümsüzlüğü bulmaya çalışmak. Bunun için ayrı oyuncular bulsalar daha iyi olurdu bence. Bütün rolleri aynı kişi oynamış ve şekilden şekile sokulmuş. Bu durum seyircinin kafasını da karıştırıcı bir unsur olmuş. Tek seferde bu üç karakterin deja vu gibi aynı şeyleri görmesi tamamen seyircinin kafasını karıştırmaya ve filmi uzatmaya yönelik bir adım gibi. Zaten filmin süresi yaklaşık 1,5 saat çoğu bu kısımlarda geçiyor. Asıl konuya gelince eski çağlarda İspanya kraliçesi olan bir kadın askerlerinden birine keşfedilmemiş bir yerde Hayat Ağacı olduğunu söyler. Bunu bulursa kendisi ile evleneceğini söyler ve asker yola koyulur. Diğer bir zamanda bir keşiş kendisini bir odaya kapatmıştır ve düşünce gücüyle ağacın yerini bulmayı amaçlıyordur. 25.yüzyılda ise çaresi bulunamayan bir tümörün tedavisi üzerinde çalışan doktor Creo'nun eşi de bu hastalığa yakalanmıştır. Doktor ve ekibi bu ağacın gövdesinden elde edilen bir parça sayesinde tümörü yendiğini, dahası eskisinden de iyiye gittiğini zamanla keşfeder. Ancak doktorun eşinin fazla zamanı kalmamıştır. Bu arada eşide bir yazardır ve Fountain adında bir hikaye yazıyordur. Hikaye eski zamanlarda geçiyordur. Yani filmimizin en başındaki hikaye. Bir ortak noktada burada var. Filmin sonu ile ilgili ipucu vermeyeceğim bu yüzden izlemeniz daha iyi olur. Filmin yönetmenine de değinmeden olmaz. Darren Aronofsky'nin filmleri genelde iyi oluyor zaten. Ama bu filmden çok fazla bir şey beklemeyin izlemeyi de eksik etmeyin. Son cümlelerimi yazarken filmde çok fazla dikkatimi çekmedi uyku sersemi halde izlediğim için olabilir ama Clint Mansell'in müzikleri iyidir. Sonunda güzel bir müzik vardı yanlış hatırlamıyorsam.

2 yorum:

Mr dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Mr dedi ki...

SPOILER İÇERİR

3 farklı adam olduğunu nereden çıkarıyorsunuz? Filmi bir daha izleyin.
Doktor ölümsüzlüğü buluyor ve uzun yıllar yaşamak suretiyle geleceğe uzanıyor.
Uzayda fanus içindeki adam doktorun ta kendisi. Ve aslında uzayda falan değil.
Karısının mezarı başında meditasyon yapmakta sadece.
Doktor ölümsüzlüğü karısına vaktinde ulaştıramadığı için ebediyyen mutsuzlukla kalakalıyor. Belki yüzlerce yıl meditasyona sararak ölümsüzlüğü geçmişe ulaştırma gayretinde bulunup duruyor. Ve buna çok yaklaşsa da bir türlü başaramıyor.
En sonunda meditasyonlarının sonunda o mertebeye ulaşıyor. Karısını anlıyor.
Ölümü kabullenince herşeyin yeniden başlayacağını anlıyor ve kendini o düşünceyle feda edince amacına erişiyor.
Ağaçla birlikte şibalbaya ulaşmaya çalışırken artık ölmüş olan ağacı geride bırakıp - her şeyi - geride bırakıp kendi fanusu ile yol alıp kendini de feda ederek kendinden de vazgeçince işi çözmüş oluyor. İşte bu aydınlanma esnasında da geçmişten yüzüğünü bulup getirmesi dikkat çekici bir ayrıntı...
Kadının yazdığı hikayeye gelince, buna çok hikaye gibi bakmamak gerek diye düşünüyorum. Sanki bu hikaye gerçekleştiriliyor çünkü. Meditasyon yaparken Tomas o hayatı da yaşayıp duruyor. Ayrıca yazılı hikayenin detayları belli değil ama mayaların ölümsüzlük ve şibalba efsanesi zaten hikayenin dışında izzi'nin kocasına anlattığı bir gerçekten yola çıkıyor ve kahramanımız da belki bu efsanenin doğuşuna kadar -gerçekten- ulaşabiliyor.

Yorum Gönder

Newer Posts Older Posts